
Yörük Annelerin Anneler Günü
Yörük Kültürünün son temsilcileri Sarıkeçili Yörük anneleri, “dağ başında biz kendimizi unuttuk, anneler günü diye bir gün mü var ” diye sorarak yaşadıkları hayatın zorluklar
Hayatlarının keçi otlatıp, sağmaktan, dağdan odun toplayıp, yemek yapmaktan ibaret olduğunu anlatan Yörük anneleri, “Bizim hayatımız KON-GÖÇ yapmaktan ibarettir. Biz bugünün tarihini unuttuk.. Bizi okutan olmadı ki günümüzü tarihimizi hele hele anneler gününü nasıl bilelim” diye sitemde bulundular. Silifke İlçesi’ne bağlı Yeşilovacık ve Akdere beldelerinde sahile yakın yerlerde yaşayan Yörükler, havaların ısınmasıyla birlikte buraları terk edip yayla kesimlere göç etmeye başladı. Zorlu hayat şartlarını sürdürmeye çalışan Yörük kadınları, zor şartlara rağmen hayata sıkı sık sarıldıklarını söylediler. Anneler Gününde dağda otlattıkları keçileri sağıp, odun toplayan kadınlar, çadırlarındaki gündelik işlerine de koşturuyor. Kızı Öznur ile birlikte keçileri otlattıktan sonra çocukların karnını doyurmak için yaktığı ateşte ekmek açmaya çalışan 5 kız çocuğu annesi 43 yaşındaki Hanife Yagal, “Ben cahilim. Anneler günüymüş kadınlar günüymüş hiç bilmem. Biz böyle şeylerin peşine düşersek bu dağ başında yaşayamayız” dedi. “Yaşam şartları son derece zorlaştı. Geçim sıkıntısı eğitim başta olmak üzere birçok sorunla mücadele ediyoruz” diyen Yağal, “Hayvancılık dışında geçim kaynağımız yok. Biz başka işte bilmeyiz. Bu yüzden sürekli konar-göçer bir hayat yaşıyoruz. Çadırda çocuklarımızın bakımı, yemek, bulaşık, hayvanların otlatılması gibi birçok biz kadınlara bakar” diye konuştu. Silifke’nin Gökbelen köyünün üst kesimlerinden başlayarak Gülnar’a doğru yola çıkan Gök ailesinde de iki anne olduğunu duyarak anneler gününü sormak istemiyle yola çıktık. Deve üstünde geçen çocukluklarıyla bugüne geldiklerini, kendilerinde deve ve eşek üzerinde konar göçerlik yaparak çocuklarını büyüttüklerini anlatan Yörük Anneleri, engebeli ve zor hayat şartlarını anlattılar. 4 Çocuk annesi Saliha Gök,ise “Biz çocuklarımızı deve üstünde göç ederken büyüttük. Günlerce yol gittiğimizi bilirim. Çocukların yorgunluktan ağladığını biliyorum. Birini bindirsen deveye eşeğe ikincisi ağlıyor hepsini de bindiremezsin. Bende bu şartlarda büyüm çocuklarımda aynı kaderi paylaşıyor. Anlayacağınız anneler günü bizim neyimize gerek. Zaten de ne gün olduğunu bile bilmeyiz” şeklinde konuştu. 3 Çocuk annesi Meryem Gök de, “benim anneler gününden haberim olmaz. Gördüğünüz gibi ekmek yapıp, keçi otlatmaktan başka hayatımız yok. Çocuklarımızda bu dağ başında rezillik içinde büyüyüp gidiyor. Tek derdimiz onların da bizler gibi cahil kalmaması ve okumasıdır” ifadelerini kullandı. 36 Yaşındaki 4 çocuk annesi Emine Gök adlı kadın ise “Benim anneler gününden haberim yok. Ben annemin anneler gününü hiç kutlamadım. Zaten 17 yaşında ana evinden ayrıldım. O zamanda bu zamanda cahilim. Biz okuma yazma bilmeyiz. Dağın başında neyimize gerek anneler günü. Çocuklar arada bir anlatır. Anne arkadaşlarımın doğum günü var, kutlaması var diye. Onlar adına mutlu olmaya çalışıyorum. Ama bende anneler günüm kutlansın isterdim” diye sitemde bulundu. Sarıkeçili kadınları her şeye rağmen hayata sıkı sıkı tutunmak gerektiğinin en güzel ve en büyük örneğini sergilerken, yaşamanın da dağ başında bile olsa çocuklarıyla ailesiyle sağlıklı bir şekilde kendilerini mutlu ettiğini anlattılar.
Leave a Reply