Yörük Kültürünü Yaşatan Bir Köy

Buca’ya bağlı beş köyden biri olan Belenebaşı, hem yörük geleneğine bağlı bir köy, hem dışa açılma konusunda atağa kalkan bir yerleşim merkezi. Nüfusu 1000 civarında ve yaklaşık 400 haneyi barındıran bu 125 yıllık köyde, çadır yaşamından gelen adetler aynen korunuyor. Köyde 2005 yılından bu yana düzenlenmekte olan “Yörük Kültürünü Tanıtma ve Kiraz Festivali” hem bu yörük kültürünün sergilenmesine ve tabii korunmasına ortam hazırlıyor hem de köy yabancı ziyaretçilerle dolup taşıyor.

 Belenbaşı’nda 2009 yılında muhtarlığa seçilen İsmet İlhan, bu kültürü ayakta tutma konusunda ciddi çaba harcadıklarını ifade ediyor. Köyün yeni trendi olan kirazcılığı da teşvik etmeyi amaçlayan bu etkinlik çerçevesinde bir kılı çadır kurularak hem yayık ayranı hazırlanıyor hem de keşkek pişirilerek konuklara ikram ediliyor. Muhtar İsmet İlhan, Belenbaşı’nın önümüzdeki beş yıl içinde ciddi bir Buca Bardacığı yetiştiren bölgesi haline geleceğini söylüyor. Çünkü, onun öncülüğünde köy arazilerine binlerce fidan dikilmiş.

 Kendisinden önceki muhtar Bülent Altıparmak döneminde ihtiyar heyeti üyesi olarak hamleyi o zaman başlattıklarını söyleyen İsmet İlhan, ilk denemelerin olumlu sonuç verdiğini, ticaretin canlandığını, ürün satışlarının arttığını ifade ediyor. Belenbaşı, belli başlı dört-beş ailenin sayısal bakımdan hakim olduğu, o ailelerin de kendi arasında gerçekleştirdiği evliliklerle birbirine hısım düştüğü bir köy. O yüzden gelenekleri ayakta tutmak zor olmuyor.

 Belenbaşı’nda Anadolu’nun pek çok yöresinde görülmeyen bir gelenek de 29 Ekim Cumhuriyet ve 23 Nisan Çocuk Bayramı gibi günlerde görülüyor, köy büyüklerinin sıralanıp, şekerleri ellerini öpen çocuklara dağıtmaları. Bu, hem köyün kaynaşmasına yardıncı olulor hem de çocuklar sevindirerek, bir taşla iki kuş vurulmuş oluyor. İsmet İlhan, göreve geldikten sonra, köy içini ve arazi yollarını asfaltlayarak buraları tozdan ve çamurdan kurtardıklarını, organik tarıma önem vererek köy halkını eğittiklerini, keza bu çerçevede zeytinciliğe de önem vererek 0.3 asit zeytinyağı elde etmeyi başardıklarının altını çiziyor.

 Köy meydanında organik pazar kurmak için çaba sarfettiklerini, mevcut ilköğretim okulu yerine kurulacak pazar karşılığı, köy girişine bir ilköğretim okulu yapma teklifini henüz yetkililere kabul ettiremediklerini ifade eden İlhan, “Biz köy girişine bir pazar yeri kurmayı kararlaştırdık” diyor. Bu arada köyün gençleri, folklor ve bağlamaya meraklarını açılan kurslarda eğitilerek gidiriyorlar. Kadınlar için de biçki-dikiş kursları açılarak haftanın beş günü eğitim veriliyor. Belenbaşılılar devlete bağlılıkları ile övünüyorlar ve “Kanunlara ilk itaat eden bizleriz, yani Yörükler” diyorlar. Yörük kültürünün temelinde bu dik duruşun yattığını da belirtmeden edemiyorlar.

kaynak: yeniasir.com.tr

Kıl Çadırı Bir Köyün Geçim Kaynağı

Aydın’ın Bozdoğan ilçesine bağlı Olukbaşı köyünde bin yıldır keçi kılından çadır yapılıyor. Köyün başlıca geçim kaynağı olan kıl çadırlarının yapımında kullanılan tezgahlar Olukbaşı köyündeki evlerin büyük çoğunluğunda bulunuyor. Köy muhtarı İsmail Öztaban, kıl mamullerin ticaretinin önce develerle, 1800’li yıllardan itibaren demiryoluyla, ardından da karayolu ile yapıldığını anlattı. Öztaban, köylerindeki keçi sayısının çok az olduğunu ancak Türkiye’nin her bölgesinden köylerine keçi kılı getirildiğini ifade etti. Köyün yüzde yetmişinin dokumacılıkla uğraştığını söyleyen muhtar Öztaban, hemen hemen her evde dokuma tezgahlarının bulunduğunu söyledi.

kıl çadırlar

Olukbaşı Köyünde Keçi Kılından Çadır Yapılıyor

Aydın’ın Bozdoğan ilçesine bağlı Olukbaşı köyündeki evlerin büyük bölümünde keçi kılından çadırların üretildiği tezgahlar bulunuyor. Bozdoğan ilçesine bağlı Olukbaşı köyünde, yaklaşık bin yıllık geleneği sürdüren köylüler, keçi kılından çadır üretimi yaparak geçimlerini sağlıyor.

 Aydın İl Kültür Müdürlüğü verilerine göre, Olukbaşı köyünde bin yıldır kıl çadırı üretiliyor. Köyde üretilen kıl mamullerinin genel adına “mutaf” deniliyor. Köy muhtarı İsmail Öztaban, AA muhabirine, kıl mamullerin ticaretinin önce develerle, 1800’li yıllardan itibaren demiryoluyla, ardından da karayolu ile yapıldığını anlattı. Öztaban, köylerindeki keçi sayısının çok az olduğunu ancak Türkiye’nin her bölgesinden köylerine keçi kılı getirildiğini ifade etti. Keçi kılından elde edilen kaşmirin ham olarak Almanya, İtalya, Amerika ve Çin’e ihraç edildiğini, yurt içine turistik amaçlı çadır üretimi ve satışının aralıksız sürdüğünü belirten Öztaban, “Köy halkının geçim kaynağı keçi kılı. Erkekler örüyor, kadınlar işliyor. Köyün yüzde 70’i kıl dokumacılığı yapıyor. Hemen hemen her evde dokuma tezgahı var. Bu keçi kılları Türkiye’nin her yerinden buraya taşınıyor. Burada işlenip, pazarlanıyor” diye konuştu. Tabakhane kılı ile canlı keçinin sırtından kesilen kıl olmak üzere iki çeşit kıl topladıklarını ifade eden Öztaban, “Kıl çadırı işi çok eskiden beri var. Yaşamımızda kılla kullanılan aklınıza ne gelirse köyümüzde imal ediliyor” dedi. -Yazın serin, kışın sıcak tutan çadırlar- Öztaban, köye ilk olarak 1975-1976 yıllarında Şanlıurfa’dan çadır almaya gelenler olduğunu, köylülerin Arap ülkeleriyle iletişim kurmasıyla Arap ülkelerine de siyah kıl çadırının satılmaya başlandığını anlattı. Öztaban, “1980-1995 yılları arasında siyah kıl çadırından köyümüz çok para kazandı. Yüzde yüz el sanatı, yüzde yüz keçi kılından çadırın talebi çok olunca, köyde siparişlere yetişemez duruma geldi. 2000 yılından sonra ise sentetik karışımı çadır yapımının yaygınlaşmasıyla bir durgunluk yaşandı” diye konuştu. Kıl çadırı üretiminin yine de sürdüğünü, yurt içi kadar yurt dışına da ürün sattıklarını ifade eden Öztaban, şunları söyledi: “Afganistan’a, Hindistan’a, Mısır’a, hatta geçmişte Kaddafi’ye bu köyde üretilen çadırlardan gitti. Şu an üretimde düşme yok, fabrikasyona geçiş oldu. 100 keçiden 50 kilo kıl toplanıyor. Biz kıldan vazgeçemiyoruz. Bu mesleği devam ettireceğiz. Köyümüzde bin yıldır bu gelenek sürüyor. Dünyada keçi kılından çadır üretilen başka yer yok.” Köyde el üretimi yapan 65 yaşındaki Dursun Öztaban da 45 yıldır bu işi yaptığını, kıldan çoban çadırı, heybe, torba ürettiklerini söyledi. Kılın kullanıldığı makyaj malzemelerinin de üretimini yaptığını ifade eden Öztaban, yurt dışına siparişle yazgı gönderdiğini, en çok İngiltere’den sipariş aldığını anlattı. Her işin farklı maliyeti olduğunu, 12 lira ile 100 lira arasında ürün maliyetlerinin değiştiğini, ayda en az bin lira kazandığını ifade eden Dursun Öztaban, ürettikleri kıl çadırlar hakkında şu bilgileri verdi: “Kıl çadırı yazın serin, kışın sıcak tutar, ateşte yanmaz, üzerinde yılan, akrep yürüyemediği için daha güvenlidir. Kıl çadırında kışın yağmurlu havalarda gözenekler kapanır, yağmur ve soğuk girmesini engeller, yazın ise gözenekler açılır rüzgarın geçmesini sağladığı için sirkülasyon meydana gelir, serin olur.”

kıl çadırlar

Kıl Çadırı ve Bozdoğan Olukbaşı Köyü Hakkında

Kıl çadırı ilçemiz Olukbaşı köyünün bilinen tarihi tahmini 1000 yıldır. Köyün içerisinde Rumlara ait mezarlar ,1 adet hisar bulunmaktadır. Aydın İl Kültür Müdürlüğü Müzeler Müdürlüğünün yaptığı araştırmaya göre Hicri 1250 ‘li yıllara ait Müslüman mezar taşları bulunmuştur. Köyün eski adı Biresse ’ dir. Biresse ’nin köy yöresel dilinde “İsa” ya “ese” denmektedir. Köyün Biresse olan eski adının bir İsa’nın birleşmesinden oluştuğu söylenmektedir. Olukbaşı köyünde kıl ticareti 1000 yıldan beri yapılmaktadır. Köyde üretilen kıl mamullerinin genel adına “mutaf” denilmektedir.
Ticaret yüzyıllardır develerle 1800’li yıllarda demiryolunun Nazilli’ ye gelmesiyle demiryolu ulaşımıyla yapılmış daha sonra karayolu ile yapılmıştır. Köye Türkiye’nin her tarafından kıl getirmekte olup yine Türkiye’nin her bölgesine mamul maddeler satılmaktadır. 1978 yılında Arap ülkelerine ilk defa çadır ihracatı başlamıştır.1990 yılına kadar ihracattan büyük gelirler elde edilmiş 1990 yılındaki Irak savaşından sonra ihracatta büyük gerilemeler görülmüştür. 1990-2000 yıllarında fabrikasyon üretime dönülmüş,çadır üretimi % 95 oranında fabrikalarda üretilmektedir. Keçi kılından elde edilen kaşmir ham olarak Almanya,İtalya,Amerika ve Çin’e ihraç edilmektedir. Yurt içine turistlik amaçlı çadır üretimi ve satışı devam etmektedir.

ÖZELLİKLERİ
Kıl çadırı yazın serin, kışın sıcak tutar.Ateşle yanmaz,üzerinde yılan akrep yürüyemediği için daha güvenlidir. Kıl çadırında kışın yağmurlu havalarda gözenekler kapanır yağmur ve soğuk girmesini engeller ,yazın ise gözenekler açılır rüzgarın geçmesini sağladığı için sirkülasyon dediğimiz olay meydana gelir serin olur.

Bizi Arayın